Tarihçi Muhammed DARICI arkadaşımızın Ahilik Teşkilatı ile ilgili kısa çalışmasını burada yayınlıyoruz.
12. ve 13. yüzyıllarda Anadolu’da kurumlaşmasını tamamlayan ahilik, günümüz şartlarında bile örnek bir sivil örgütlenme modelidir. Dini, askeri, siyasi, toplumsal ve kültürel fonksiyonları bulunan Ahilik, Osmanlı’nın kurulması aşamasında da önemli roller oynamıştır.
Ahilik kurumunun kurucusu olan ve “Ahî Evren” ismiyle ünlenen Şeyh Nasireddin Mahmut el-Hoyî, ilk eğitimini Yesevîliğin yaygın olduğu Azerbaycan’da aldı. Ona göre Ahîliğe girenlerin mutlaka bir sanat sahibi olması gerekir. Kitap yazmak yerine pratik hayata ağırlık veren Ahi Evren’in düşünceleri Anadolu’da hızla yayılmıştır.
Ahi Evren’in düşünceleri, zamanla örgütün prensipleri ve görevleri haline gelmiştir. Misyon gereği çok yönlü bir örgüt oluşturma yoluna giden Ahî Evren, kurduğu örgüte; dinî – ahlâkî, askerî, siyasal, sosyal ve kültürel olmak üzere beş ayrı fonksiyon yüklemiştir.
Ahîlerin toplum içinde güçlü ve güvenilir kişiler olabilmeleri için, örgüte ilk girişlerinden başlayarak bazı özellikleri benimsemeleri gerekir. Birey, basitten karmaşığa doğru yol alır. Önce fetâ (yiğit), sonra Ahî, sonra da şeyh olur. Ancak, şeyhlik makamına çok az kişi ulaşır.
700’den fazla görgü kuralı bulunan Ahilik, üyelerinin 24 saatini dakika dakika normlara bağlamıştır. Böylece; bireyin düzenli bir eğitimden geçerek, topluma faydalı bir insan olması amaçlanmaktadır.
Ahiliğin 7 ilkesi:
4 açık, 3 kapalı
Ahiliğin ilkeleri gereği, Ahinin dört nesnesi açık ve üç nesnesi kapalı olmalıdır:
• Açık olmaları gerekenler:
1. Gönlü açık olmalı
2. Kapısı açık olmalı
3. Eli açık olmalı
4. Sofrası açık olmalı
• Kapalı olmaları gerekenler:
1. Gözü kapalı olmalı
2. Dili kapalı olmalı
3. Şalvarı kapalı olmalı