Şerif Mardin; Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu kitap incelemesi. Kaynak göstererek alıntı yapabilirsiniz. Kitabı tanıtıcı bilgiler içeren bir yazıdır. Kesinlikle bir özet veya kitaptan kopyalama değildir.
Şerif Mardin, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, Çevirenler; Mümtazer Türköne, Fahri Uran, İrfan Erdoğan, İletişim Yayınları, 2. baskı, İstanbul 1998, 504 sayfa.
Eser ilk olarak 1962 yılında İngilizce olarak yayınlanmış, 1996 yılında ise Türkçe çevirisi yapıldıktan sonra iki baskısı yapılmıştır.
Osmanlı tarihinde Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun 3 Kasım 1839;da ilanı ile yeni bir dönem olan Tanzimat Dönemi (1839-1878) başlamıştır. Bu terimle birlikte anılan ve Türkiye’ye bu reformları getirmede öncü olan Mustafa Reşit Paşa hiç şüphesiz dönemin en tanınmış devlet adamıdır. Bu dönemde meydana gelen ordunun ve kamu hizmetlerinin Avrupalılaşması, giyim kuşamdaki yenilikler ile kurumsal dönüşümler o zamanki Batılı gözlemcilerin ilgisini çekmiş, yüzeysel olsa da bu resmi başkalaşıma geniş yer vermelerine karşılık, Tanzimat reformlarıyla paralellik arz eden düşünce akımları ise gerek vaktin henüz olgunlaşmaması ve gerekse batılı gözlemcilerin kullandıkları araçlar bu akımları incelemek için henüz yeterli olmadığından dolayı incelenememişlerdir. Elimizdeki bu eser “bu boşluğu doldurmaya yönelik bir girişimdir.”
Türkiye’de düşünce tarihi, din ve siyaset sosyolojisine yaptığı katkılarla düşünce hayatının önde gelen isimlerinden biri olan Şerif Mardin, bu eserinde 1867-1878 yılları arasında öne çıkan bir grup Türk aydınının, “Yeni Osmanlıların” siyasi fikirlerini ve bu fikirleri etkileyen akımları belirlemeye çalışmaktadır.
Günümüzde Yeni Osmanlılar hakkında bilinenler kısıtlıdır. Onların tarihini aydınlatmaya yönelik yapılan çalışmalar yetersiz ve yüzeyseldir. Yazar, hazırlamış olduğu bu eserde Yeni Osmanlıların gerek tarihi ve gerekse siyasi yönlerini aydınlatmaya çalışmaktadır. Eser genel olarak iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Yeni Osmanlıların fikirlerinin izahı; ikincisi, Yeni Osmanlıların tek tek her birinin siyasi sistemlerinin tahlilidir. Daha detaya indiğimizde ise, Türkler arasında modern siyasi fikirlerin öncülerinin, Türk toplumunun dokusundaki değişmelerin, geleneksel Osmanlı dünya görüşünün, modern batılı görünümle ne kadar bütünleştiği gibi konuların derinlemesine ele alındığını görmekteyiz.
Osmanlı İmparatorluğu’nda modern aydın hareketinin önce İttifak-ı Hamiyyet adıyla bilinen gizli örgüt aracılığıyla, sonra Jön Türk bayrağı altındaki oluşumunun anlatıldığı bu eser ondört bölümden (9-454) oluşmaktadır. Bu bölümlerin ardından Lügatçe (455-462), kitaplar ve makaleler şeklinde ayrılmış geniş bir Bibliyografya (463-486) ve Dizin (487-504)’den müteşekkildir. Eser ilk olarak 1962 yılında (The Genesis of Young Ottoman Thought) İngilizce olarak basılmış olup, Türkçe çevirisi yapıldıktan sonra 1996 ve 1998 yıllarında iki baskısı yapılmıştır.
Birinci bölüm, “Giriş”. Tanzimatın tanımı ile söze başlayan yazar, Tanzimat dönemi hakkında verdiği bilgiden sonra eseri kaleme alış amacını zikrediyor. Çağdaş Türkiye’de Yeni Osmanlılar hakkında bilinenlerin kısıtlı olduğu, Yeni Osmanlıların öncü çalışmalarının genişliği ve onların tarihlerini aydınlatmaya yönelik olan eserlerin azlığı ve yüzeysel çalışmaların yetersizliği ifade edilen bu bölümde ayrıca eserin ele alacağı konular belirtiliyor. Eserin hazırlanmasında gazete ve dergi gibi koleksiyonların çalışmanın temel kaynağı olduğu, bu eserin Yeni Osmanlı hareketini incelemede benimsenebilir bir yaklaşımı belirlediği ve çalışmanın derinliğine tahliller sunduğu iddiasında olmadığı, amacının “Yeni Osmanlı düşüncesinin ve hareketinin” temellerini ortaya çıkarabilmek ve “gelecekteki araştırmacılar tarafından daha yoğun olarak araştırmaların yapılmasını sağlamanın, bu çalışmanın en içten beklentisi” olduğu belirtiliyor.
İkinci bölüm, “Yeni Osmanlılar” ana başlığı altında, İttifak-ı Hamiyyet, İttifak-ı Hamiyyet’ten Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne, Daha Sonraki Gelişmeler ve Bölüme Ek olmak üzere dört alt başlıktan oluşmaktadır. İlk olarak yazar, 1865 yılında bir grup, gencin yaptığı pikniği ve bu piknik neticesinde İmparatorluktaki “Mutlakıyet idaresini Meşruti idareye” dönüştürmek için bir cemiyet kurma kararı alındığı ve İttifak-ı Hamiyyet adında gizli bir cemiyet kurulduğu bu genç insanların ise Mehmet Bey, Nuri Bey, Reşad Bey, Namık Kemal, Ayetullah Bey ve Mirat Gazetesi sahibi Refik Bey’in de bulunduğu altı kişilik bir grup olduğunu belirtiyor. Daha sonra bu cemiyetin kuruluşundan iki yıl sonra Paris’e gidişleri ve burada Genç ve Yeni Osmanlı Cemiyeti adı altında dönemin modern yayın aracı olan gazetelerdeki ( Muhbir, Hürriyet, İnkılap) faaliyetleri ve düşünceleri anlatılıyor. 1871 yılında sadrazam Ali Paşa ölünce çıkan aftan istifade ile Yeni Osmanlıların İstanbul’a dönüşleri, faaliyetleri, sürgünleri, düşünceleri ele alınıp Yeni Osmanlı düşüncesinin sona erişi ve bölüme ek olarak belirtilen kısımda ise Yeni Osmanlıların içindeki dört grup reformcu olduğu ve onları bir araya getiren sebebin de Ali ve Fuad Paşalar yönetimine duyulan ortak hoşnutsuzluk ve bu devlet adamlarının başardıklarından çok daha büyüğünün meşruti ve temsili bir yönetimle başarılabileceği inancından kaynaklandığı belirtiliyor.
“Yeni Osmanlıların İslami Entellektüel Mirası” başlığını taşıyan üçüncü bölüm Siyasi Teoloji ve Filozofların Siyasi Teorileri alt başlıklarından oluşuyor. Yeni Osmanlıların İslami siyaset teorilerinden ilham aldıkları, Monokrasi, İslami yönetim statükosunun oluşması ve bunu belirleyen unsurlarla bunun Genç Osmanlılara etkisi ile İslam’ın tabir hukuk görüşü değerlendiriliyor. İkinci kısımda ise İslami siyaset teorisinin temelleri, Osmanlı devlet adamlarınca benimsenmesi, Erkan-ı Erba’a Teorisi’nin izahı, adalet ve seküler hukuk, dini hukuk konularına Yeni Osmanlıların bakışı ele alınıyor.
Dördüncü bölüm, “Ondokuzuncu Yüzyılda Türk Siyasi Seçkinleri” adını taşıyor. Bu bölümde Yeni Osmanlıların Bab-ı Ali’ye duydukları tepkiden bahsediliyor. Padişahın geri planda kalması, Ali ve Fuad Paşaların etkin rolleri ve Ali Paşa’nın başkanlık ettiği yeni bürokrasinin ve küçük bir uzmanlar grubunun yolsuzluk ve baskılarına yönelik amansız nefretin Namık Kemal ve arkadaşlarının tepkilerinin sebebi olduğu anlatılıyor. Ayrıca bu bölümde Yeni Osmanlı hareketinin yeni bir elitin doğuşu da ele alınmaktadır.
Beşinci bölümün başlığı, “Yeni Osmanlılar ve Osmanlı Geçmişi”. Yeni Osmanlıların kendilerini, Osmanlıların çöküş sürecini durdurmakla görevli reformcular olarak gördüklerini ve bu çöküşü durdurmak için Osmanlı geçmişini araştırmaya giriştiklerini belirten yazar bu bölümü üç başlık altında incelemiştir. İlk olarak 1829′a kadar Osmanlı reformlarını ele alan yazar, 17. yüzyıldaki devlet adamlarının yönetimin eksikliğinin farkına vardıklarını, 18. yüzyılda Avrupa örnekli reform faaliyetlerinin ilk olarak ele alınışı anlatılıyor. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın dönemi ile Batı medeniyetinin doğuda görünüşünün ilk safhası olduğu, III. Selim dönemi reform çalışmaları ve II. Mahmut’un Yeniçeri Ocağı’nı kaldırması ile Osmanlı reform faaliyetlerinin en önemli safhasının askeri reform faaliyetleri yerini Osmanlı yönetim reform faaliyetlerine bıraktığı ve merkezi bir yapı oluşturmadaki ilk safhaları ele almaktadır.
İkinci olarak II. Mahmud dönemi İdari reform faaliyetleri ele alındıktan sonra, onun döneminin Abdülmecid tarafından yarı anayasal bir berat karakteri taşıyan bir fermanın ilanına zemin hazırladığı, üçüncü olarak da Gülhane Hatt-ı Hümayunu ele alınıyor. Türkiye’de reform devriminin başlangıcı olarak kabul edilen Hatt’ın ilanından 1967 yılına kadar ki değişikliklerin kısa bir incelemesi yapılan bu bölümde ayrıca Yeni Osmanlıların bu dönemle ilgili fikirlerinin incelendiğini görmekteyiz.
Altıncı bölüm; Sadık Rıfat Paşa: Yönetim Seviyesinde Yeni Fikirlerin Girişi. Gülhane Hatt-ı metninin incelenmesi suretiyle, Tanzimat’ın kapsadığı bu düzen değişiklikleri hakkında bilgi edinilebileceğini belirten yazar, Rıfat Paşa ve Reşit Paşa’nın fikirlerinin Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nu anlamada en önemli desteği sağlayacağını belirtiyor. Rıfat Paşa’nın siyasi fikirlerinin anlatıldığı bu bölümde ayrıca serbestiyyet ve tebaa kelimelerinin ilk defa bu metinde zikredildiği ve Rıfat Paşa’nın fikirleri Sultan’ın yetkilerini azaltırken, İmparatorluk bürokrasisine yeni haklar verdiği anlatılıyor.
“Yeni Osmanlıların Yakın Kurumsal ve Entellektüel Geçmişleri” başlığını taşıyan yedinci bölümde Sultan II. Mahmut zamanından beri, İmparatorluk yapısını yeniden şekillendiren kurumsal değişimlerin, ayrıca Tanzimat sırasında olan ideolojik değişimlerin, Yeni Osmanlıları nasıl etkilediğine değiniliyor.
Bu bölümü yazar üç kısıma ayırıp birinci kısımda Yeni Osmanlıların geleneksel Osmanlı dünya görüşünün kalıntılarından etkilenme derecesini inceleyen “Geleneksel kalıntılar”, ikinci kısım bir önceki kuşağın Yeni Osmanlıları etkileyen reformcu politikalarını incelediği “Yenilikler” ve üçüncü kısımda da, Doğu ile Batı arasında orta bir zemin bulmak için Yeni Osmanlıların çevresindeki bazı kişiler tarafından girişilen teşebbüsler ele alınmaktadır.
Yazar bu bölümden sonraki altı bölümde Yeni Osmanlıların siyasi düşüncelerinin tahlilini yapıyor. İlk olarak Şinasi Bey ele alınıp, onun Yeni Osmanlıların bütün entellektüel üstadlığını üslendiği belirtiliyor. Onun düşünce, politik kanunları, adalet ve hukuk anlayışı ve temsili hükümet konusundaki fikirleri anlatılıyor. Daha sonra Mustafa Fazıl Paşa’yı inceleyen yazar, onun Türkiye’de meşrutiyet fikrinin propagandasındaki katkısı ve çeşitli düşüncelerini inceliyor.
Yazar, onuncu bölümde Yeni Osmanlılar hareketine katılan insanların hepsinin üzerinde biri olarak tanımladığı Namık Kemal’in siyasi düşüncesi, hükümet düşüncesi, temsil müesseseleri, hukuk fikri, ilerleme fikri, Avrupa felsefesi, vatanseverliğini ve fikirlerinin Avrupai kökenlerini inceliyor. Daha sonraki bölümlerde ise sırasıyla Ziya Paşa, Ali Suavi ve Hayrettin Paşaların hayatları, Yeni Osmanlı düşüncesindeki yerleri, fikirleri v.b. gibi konularda değerlendirmeler yapmaktadır.
Ondördüncü bölüm; “Sonuç”. Yazar incelediği türden bir entellektüel “modernleşme” sürecinin en büyük özelliğinin karmaşıklığı olduğunu ve bundan dolayı da Yeni Osmanlıların siyaset teorisinin “ilk sistematik ifadesinin” hazırlanmasında bir çok akımın etkili olduğunu ifade edip, bu noktada akımların oluşumunun bir kaç yönünün tahlilini yapıp, Yeni Osmanlıların düşüncelerinin, hikayedeki fil gibi farklı inceleyiciler için farklı manalar ifade edeceğini belirtiyor. Yeni Osmanlıların iç tutarlılığına değinen yazar, onların bu sentezi yapmak için kullandıkları başlıca teorinin İslami biat teorisi olduğunu belirtip ayrıca Yeni Osmanlıların Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk ideologları olmalarından dolayı, onların yönetime karşı eylemlerini kılıçla değil, sözle, yayınladıkları gazetelerle daha çok Bab-ı Ali’ye karşı yaptıklarını belirtmektedir.
Yeni Osmanlıların teorilerinin yetersizliğine rağmen, onların yaşadıkları toplumu etkiledikleri ve bunun hem uzun hem de kısa vadede olduğu, kısa vadede bir anayasa ilan edildiği, uzun vadede ise Yeni Osmanlıların fikirlerinin etkili olduğu belirtilmektedir. Yine Yeni Osmanlıların ortaya çıkışından önce yaygın olmayan Sultan aleyhindeki gizli muhalefetin 1879-1908 yılları arasında besleyenin yine bu inanç olduğu ve 1908′de Abdülhamit’in iktidarının sona ermesinde ordunun etkisi, bu askerlerin de 1876 yılı gibi erken bir tarihte Yeni Osmanlı edebiyatını okuyarak yetiştikleri, günümüz Türkiye’sindeki gibi Yeni Osmanlıların Türkiye Cumhuriyeti’nin doğrudan entellektüel klavuzu olduğu yönündeki izlenimlerin kısmen doğru temellere dayandığı anlatılmaktadır.
Yeni Osmanlı düşüncesinin ele alındığı bu eserde bu yeni düşüncenin oluşumu, bu düşüncenin oluşumunda etkili olan kişiler ve fikirlerin yanı sıra düşüncenin sonraki etkileri güzel bir şekilde incelenmiştir.
Tarihçi Talha Gönülalan tarafından www.tarihonline.com sitesine eklenen bir çalışmadır.
mal gibi şeyler war hiç birişime yaramadı