Türklerin Müslümanlığı Kabul Etme Nedenlerinden birkaçına yönelik Tarihçi Talha Gönülalan tarafından kaleme alınmış aydınlatıcı bilgiler.
Türklerin Müslümanlığı Kabul Etme Nedenleri denildiği zaman aslında akıllara klasik yorumlar gelir. Ama bir konuyu hatırlatmakta fayda var. Türklerin bir anda topluca Müslüman olduğunu düşünmektense tedricen ve gruplar halinde yavaş yavaş İslamiyete girdiklerini kabul etmek daha uygun görünmektedir.
İslamiyet Öncesi genellikle Gök Tanrı dinine inanan Türkler arasında Şamanizm yaygındı. Bazı görüşere göre Türklerin Müslümanlığa giriş nedenlerini sadece eski dinleriyle İslamiyet arasındaki benzerliğe dayandırmak doğru değildir. Muhtemelen Türklerin Müslümanlığı Kabul Etme Nedenleri bu görüşlerden de kapsamlı birçok olguyu bir arada taşımaktadır.
Türklerin önemli kısmı milli dinleri olan Şamanizm’i bırakmışlardır. Mani, Buda, Nesturi ve Musevilik gibi din ve mezheplere girmişlerdi. Halbuki Mani ve Buda dinlerinin Türkler’in yaratılışına uymadığı, kısa bir süre sonra anlaşıldı. Çünkü din değiştiren bu Türkler askerlik ve cihangirlik niteliklerini kaybettiler. Halbuki İslamiyet diğer dinlere benzemiyordu. Gerçekçi ve savaşçı bir dindi. Türklerin milli dini Şamanizm’e de bazı noktalarda uyuyordu. Müslümanlıkta da Türklerde olduğu gibi tek tanrı vardı. Türkler savaşçı bir ulustu. İslam dinide başka dinden olanlara karşı gaza ve cihat yapmayı emrediyordu. Bu Türklerin savaşçılığına çok uyuyordu. Çünkü Türklerde kahramanlık ve yiğitlik öldürdüğü insan sayısı ile ölçülüyordu. Türklerde olduğu gibi kazanılan zaferler ve savaşçılar sonunda İslamlarda alınan ganimeti aralarında pay ediyorlardı. Müslümanlarda Türkler gibi ölülerine kurban kesiyorlardı. Bütün bunlar Türkleri Araplara ve dinlerine çok yaklaştırıyordu. Ama bu neticeler uzun gözlemlerden ve deneylerden sonra elde edildi. Türkler iki asırdan fazla bir süre İslamlığı ve Araplar’ ı inceledikten sonra toptan İslamlığı kabul ettiler. Bunda Arap tüccarların ve İslamlığın propagandasını yapan Sunîlerin de çok etkisi oldu.
840 yılında Kırgızlar’ın, Uygurlar, Karluklar ve Oğuzlar üzerine saldırması, onları yenerek eski anayurtlarından kovmaları Türk tarihinde bir dönüm noktası oldu. Karahanlılar Doğu Türkistan’a, Oğuzlar Sıriderya ve Hazar Denizi arasına yerleştiler. Bu vesileyle Türkler İslamları daha iyi incelemek fırsatını buldular. Türkler, Araplar’ın orta doğu ile yakın doğuyu birleştirdiklerini, medeniyetini ve ticaretini geliştirdiklerini yakından gördüler. Bunlar da Türkler’ in İslamlara yaklaşmasını sağladı.
Türkler topluca İslamlığı kabul etmeden önce bu Türklerden Tolunoğulları, İhşitler, Abbasi imparatorluğunun ortasında, Mısır, Suriye ve Filistin’de birer devlet kurdular.Batıya IX. yy. da Türklerin göç etmesi onların yaşayışlarında büyük değişikliklere yol açtı. Türkler uzak doğu uygarlığından çıkarak Ortadoğu uygarlığı içine girdiler. IX. yy. da başlayan bu göç uzun yıllar sürdü. Türklerin geldikleri yerlerde büyük yoğunluklar oldu. Bundan dolayı, yeni gelen göçmenler, sürüleri için Maveraünnehir, Horasan ve İran’daki zengin ve verimli toprakları ele geçirebilmek için Müslümanlığı kabulden başka çare bulamadılar. Çünkü bu yerlerin haklı Müslümandı. Müslümanlar kolay kolay başka dinden olan ulusların boyunduruğu altına girmezlerdi. İşte Karakanlılar‘ ın İslam olmasında en büyük rolü Maveraünnnehir ve Horasan’ı ele geçirmek istemeleri oynadı. Dolayısıyla İslamlığı kabul etmeleri zorunlu oldu.
Türkler’ in toptan Müslüman olmasında Abbasiler’ i büyük etkisi oldu. X. yy. da İslamlık büyük bir kriz geçiriyordu. Çünkü bir çok yerde İslam dininin esaslarına karşı ayaklanmalar ve şiddetli karşı koymalar başlamıştı. Bunları Yobaz İran Şii milliyetçileri, zengin İran maliyecileri ve İran Zerdüştleri destekliyorlardı. Bunlar, Zerdüşt tarafından haber verilen 929 yılında İran’da egemenliğin Araplar’ dan İranlılar’ a geçeceğini sanıyorlar, bunun propagandası yapıyorlardı. Alevi’ler, 920 yılında Horasan’ın bir çok şehirlerini ele geçirmişlerdi. Zerdüştiler gibi, Karametiler’ de (Sahip-üz-zaman) ın ortaya çıkaracağını sanıyorlardı. Karametiler olayı Abbasiler’in yalnız iç işlerine değil dış işlerine de etki yapak eğilimi gösteriyordu, böylece hilafeti ve saltanatı kökünden sarsıyorlardı. Hazarlar ile Uygur Türkleri de Samanoğulları’ nı tehdit ediyorlardı.Horasan’daki alevi ayaklanması gittikçe büyüyordu. Üzerlerine gönderilen Samanoğulları orduları yeniliyordu. Bu durum karşısında halife bu ayaklanmayı bastırması Satuk Buğra Han’dan rica etti. Buğra Han Alevilerden Horasan’ı temizledi. Halife, Buğra Han gibi Oğuz reislerine, Hazar hükümdarlarına da elçiler, hediyeler, mektuplar göndererek onları İslamlığa girmeye çağırdı. Halifenin istekleri Türkler tarafından iyi karşılandı ve X. Yy. da Türkler İslamlığı toptan kabul ettiler.
Türklerin İslamlığı kabul etmeleri İslamlığın gücünü çok artırdı. İslam ve cihan tarihinde bir dönüm noktası oldu. Çünkü bununla İslam dininin cihan dini olarak yaşaması kesin surette halledilmiş oldu.Türkler arasında İslamiyet’in; Manihaizm, Budizm ve Şamanizm gibi dilere, az çok uyabilen Şii Alevilik ve tasavvuf kanallarından girdiği muhakkaktır. Bazı ülkelerde Türkler İslamiyet’ in bir mezhebinden diğerine geçmişlerdi. Mesela Şafii ve Hanefi gibi mezhepler hangisinin kendi menfaatlerine uygun olduğunu araştırmışlar ve buna göre mezhep değiştirmişlerdi. Gazneli Mahmut’la Ulcayto Han Hanefilikten Şafiliğe geçmişlerdir.Türklerin İslamlığı kabul etmeleri uzak doğu uygarlığından ayrılarak orta doğu uygarlığına girmeleri demekti. Böyle cihan çapında cephe ve istikamet değiştirmek Türk ulusunu için hayırlı bir iş olmuştur. Çünkü Avrupa’ya giden Türkler orada bir takım devletler kurdular, fakat bir süre sonra benliklerini kaybettiler, eriyip gittiler. Halbuki orta yolu dediğimiz Horasan ve İran üzerinden İslam dünyasına gelen Türkler hiçbir suretle milli benliklerini kaybetmediler. Tersine çok vatansever bir millet sever olarak Türk ulusunu bu güne değin yaşatmasını bildiler.X. yy. da toptan İslamlığı kabul eden Türkler, İslam kültür çalışmalarına XI. yy. ikinci yarısından itibaren katıldılar. Böylece İslam kültür ve uygarlığı Arap, Türk ve İran ulusları çalışmalarının ortak eseri olarak gelişmeye başladı. Hatta Türkler XV.-XVII. yy. lar arasında bu uygarlığın lideri oldular. Araplar’ ı ve İranlılar’ ı geride bıraktılar. Aynı zamanda Müslümanlığı doğuda Hindistan’a batıda Anadolu’dan Avrupa’ya kadar yaymak şerefi de Türklere aittir.İlk kurulan Müslüman Türk devletleri Tolulunlar, İhşitler, Karahanlılar, Gazneliler, Eyyubiler, Türk Memlükleri ve Büyük Selçuklulardır. Bunları Anadolu Selçukları, Anadolu Beylikleri, Osmanlılar ve Memlükler kovalayacaklardır.
iyi güzel bilgiler okudum güzelmiş
çok güzel bilgiler ver