Kapitülasyon, bir devletin başka devlete karşılıklı veya karşılıksız olarak verdiği ve daha çok ticari olan imtiyazlardır.
Genel anlamda ise kapitülasyon, Osmanlı toprakları üzerinde sürekli veya geçici yaşamakta olan gayrimüslimlere verilen imtiyazlara, bunlara ilişkin izin ve hakların tümüne denilmektedir.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra Galata ahalisine verdiği özel haklar, ferman niteliğinde olup geri alınabilecek nitelikteydi. Gerek Fatih’in fermanı(1453) ve gerekse Kanuni’nin Fransızlara verdiği kapitülasyonlar (1536) Osmanlı Devleti’nin güçlü zamanlarında verilmişti, ancak her padişah değişikliğinde yenilenen kapitülasyonlar, 1740 yılında I. Mahmut tarafından sürekli hale getirilmiştir.
Fatih zamanında Galata ahalisine verilen imtiyazlar, daha çok din ve vicdan hürriyeti ile ilgili iken, Kanuni zamanında Fransızlara verilen imtiyazlar daha çok ticarî idi. Özellikle Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, daha sonraları diğer Avrupa Devletlerinin siyasî ve askerî gelişmelerin sonunda Osmanlı Devleti’nden elde ettikleri imtiyazlara başlangıç ve örnek olmuş, kapitülasyonlar özellikle devletin zayıflamasıyla birlikte, devlet aleyhine işleyen siyasî, iktisadî, ticarî, hukukî vb. alanlarda devletin çökmesinde önemli rol oynayan faktör halini almıştır.
Kapitülasyonlardan yararlanan Batılı Devletler, kapitülasyonları istedikleri gibi yorumlayarak Osmanlı toplumundaki gayrimüslimleri himaye etmişler, bu azınlıkları Osmanlı Devletine karşı kışkırtarak kendi emelleri doğrultusunda kullanmışlardır.
Gayrimüslimler, kapitülasyonların ve Batılı Devletlerin himayeci politikaları sayesinde ekonomik bakımdan oldukça iyi bir duruma gelmişlerdir. Şöyle ki: kapitülasyonlardan yararlanan Batılı Devletlerin Osmanlı vergi sisteminden muaf olduklarını bilen gayrimüslimler “himaye sistemi” ile herhangi bir Batılı Devletin himayesine girerek vergi vermekten muaf olmuşlardır. Ayrıca, Batılı bir devletin himayesini kabul eden azınlıklar, o devletin sahip olduğu diğer siyasî, ekonomik ve ticarî haklara da sahip olmuşlardır.
Gayrimüslimlerin Batılı Devletlerin himayesini kabul etmelerinin bir diğer nedeni de siyasî idi. Fransız İhtilali sonrasında yaygınlaşan milliyetçilik akımı ve millî devlet kurma fikri, azınlıkların Osmanlı Devleti’nden kopma eğilimlerini körüklemişti. Gayrimüslimlere göre Batılı Devletlerin himayesine girmek bağımsızlık yolunda atılacak ilk adımdı. Nitekim 1821 Yunan İsyanı sonrasında olduğu gibi, güçlü Batılı Devletler Osmanlı Devleti’ne baskı yapıp isyancı bir toplumun bağımsız bir devlet kurmasını sağlayabilirlerdi. Bu isyan sonrasında Batılı Devletlerin de himaye ve desteğiyle 1829’da Yunan Devleti kurulmuştur.
Kapitülasyonların getirdiği ağır yükler ve şartlar nedeniyle 9 Eylül 1914’te İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından kapitülasyonlar tek taraflı olarak kaldırılmış, 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’nda: “Kapitülasyonlar en ağır ve en geniş şekliyle uygulanacaktır” hükmü yer almıştır.
Milli Mücadele’nin kazanılmasından sonra kapitülasyonların asırlar boyu aleyhimize işlediğini çok iyi bilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nın 28. maddesiyle kapitülasyonları tümüyle kaldırmıştır.
Araştırmacı Yazar Mehmet Deri’nin çalışmasıdır…
tam aradıqım qibi bi ödew …
bence çok güzel bir site aradığım herşeyi bulabiliyorum hem eğlenceli hem bilgilendirici